* Profesör ALımLarı

Konu: * Profesör ALımLarı Ptsi Mayıs 19, 2008 4:21 am

ProfesörLer:

İksir Profesörü ~ Kaitlynn Lara Andy
B. Değiştirme Profesörü ~ JacquaLine B. L'moné
Uçuş Profesörü ~ Yui Nana Saruwatari
TıLsım Profesörü ~ Raymond Rain
KSKS Profesörü ~ Mai Yumi Saruwatari
BitkibiLim Profesörü ~ Pheobé J.L'monê
Simya Profesörü ~ ApriL AnjeLik de Lavién
MitoLoji Profesörü ~Eliana Lia B'Lady
Eski YazıtLar Profesörü ~Eleana Lisa B'LAdy
SYB Profesörü ~ Jack James Potter
MuggLe BiLimLeri Profesörü ~ MeLodY Y. Black
Sihir Tarihi profesörü ~ Morwen S. Culnàmo
Kehanet Profesörü ~ Jiména W. L'moné
Aritmansi Profesörü ~Evangeline N. Lilly
Astronomi Profesörü ~ José Javier del Valdez

Bina SorumLuLarı :

Ametis ~Jack James Potter
Amber ~ José Javier del Valdez
Aquamarin ~ JacquaLine B. L'moné
Aventurin ~ Jiména W. L'moné

Profesör oLmak isteyenLer :

Kod:: [i]
[color=lightblue]Ad & Soyad :[/color]
[color=lightblue]Yaş :[/color]
[color=lightblue]İstediği ProfesörLük :[/color]
[color=lightblue]RP [kısa oLsun] :[/color][/i]

Yukarıdaki Formu doLdurunuz ..

Konu: Geri: * Profesör ALımLarı C.tesi Mayıs 24, 2008 6:48 am

Ad Soyad:Pheobê Jane L'monê

yaş:20

istediği profesörlük:Bitkibilim

RP:

Jane gece geç yatmış oLmasına karşın sabah erken kalkmıştı.Yatağının yanındaki saatine baktı.Daha erkendi.Kollarını iki yana açıp yatağın kenarlarına tutundu.Uyumak istiyordu ama gözLeri ışıkLa buLuşmuştu biLe.Artık istesede uyuyamazdı.Yatakta oyalanıp duruyordu.Sonunda doğruLdu.Ve ayakLarı yumuşak zeminle buluşmuştu bile.Gözlerini ovalayıp kollarını açtı ve yaklaşık 5 dakika boyunca gerneşerek kendine geLdi.Bacaklarındaki güçle ayağa dikiLdi.Elini saçLarına doluyarak banyoya doğru yürümeye başLadı.Bol pijaması açık penceredeki rüzgarın hafifliğiyle havalandı.Jane eLini,yüzünü yıkadıktan sonra havluyu aldı ve ısLak yüzüne bastırdı.Banyodan çıkıp yavaş adımlarla yürüyerek giysi dolabına gitti.DoLabın kapağına yasLanıp gözLerini kapadı.Uykusu oLduğu zaman geneLde böyLe yapardı.

ALtına bir kot üstüne de bir t-shirt geçirdi.Vakti oLduğu için gayet yavaştı.Ama işe ilk günden geç kalmak istemiyordu.Üstünü hallettikten sonra kendini aynanın önüne attı.Her ne kadar kendine önem göstermese de Muggle^ların karşısında bir ucube gibi durmak istemiyordu.Aslında karışık ve darma dağın saçlarıyla tam bir ucubeye benziyordu...Eliyle saçLarını düzelttikten sonra aynanın yanında duran çantasını aldı.Büzgüsünü açıp içine asasını attı ve odadan çıkmadan önce üçüzLerinin yanına gitti.İkisi de uyuyordu.''Umarım geç kalmazlar''diyerek odadan çıktı.AtLaya zıpLaya merdivenLerden inip evden çıktı.Yol boyunca

''Neden aptaL MuggLe^Ların arasında çaLışmak zorundayım ki''

diye söyLeniyordu.Ama kimsenin bunu duymaması gerekiyordu.Çünkü etrafındakiLerin hepsi MuggLe^dı.Sonunda çalışacağı yere varmıştı.Büzme çantasının tek kolunu omzundan düşürüp eline alarak içeri girdi Jane.İçerisi bir Muggle aklına göre gayet güzel döşenmişti.Parlak zeminde yürüyerek içeriye bir göz attı.İçeri de henüz birkaç kişi vardı.Patronu olan kadının yanına yakLaştı ve daha söze başlamadan arkasındaki kız eline bir not defteri ve önlüğü tıkıştırmıştı biLe.Jane önlüğün ipini boynuna geçitrmişti.Ellerini not defteri ile önlüğün cebine sokup gözLerini devirerek etrafa bakınmaya başLadı.

Sonunda içeri bir adam ve bir kadın girmişti.Kadın bir MuggLe^a göre daha özenli ve güzeldi.Adam bayanın elindeki çantayı alıp onu masaya otuturdu ve çantasını kadının yanına koydu.Ardından adamda bir sandalyeye oturmuştu.Jane yüzünü buruşturup onların yanına gitti.Konuşmalarına aldırış etmeden sözlerini kesti

''Hoş geldiniz.Ne aLırdınız acaba?''

dedi ve ikisinin de suratına baktı.İkisi de öldürecekmiş gibi Jane^ye bakıyorLardı.Kadın yüzüne hafif bir gülümseme kondurup Jane^ye baktı.Jane pek umursamıyordu.Sahte gülümsemeleri hiçbir zaman sevmezdi zaten.

''Ben bir kahve aLim.A bir de pasta..Frambuazlı oLsun,küçük hanım..''

demişti kadın.Jane yüzünü buruşturarak ''sensin küçük,kokoş''dedi içinden.Ardından adama döndü.Adamın yüzü kaskatı duruyordu

''Ben de bir kahve aLim,küçük hanım''

dedi.Jane sanki kendisine kastı varmış gibi ikisininde suratına baktı.Ardından istenenLeri not etti.Daha sonra mutfağa doğru ilerlemeye başLadı.Gelenleri hiç gözü tutmamıştı.Tezgahtaki kadın kahve ve pasta bulunan tepsiyi Jane^nin eline tıkıştırıp gülümsedi.Jane sahte bir güLümsemeyle karşılık vererek masaya doğru iLerLedi.Önce pasta ve kahveyi kadının önüne koydu.Ardından adama kahvesini verip mutfağa geçti.Tezgahın üstüne oturup camdan dışarı baktı.Bir yandan da bacakLarını sallıyordu.Henüz müşteri yoktu.Arada bir başını eğip kadınLa adama bakıyordu.Gözlerini cama dikmiş koşturan Muggle^ları seyrediyordu.

NOT:başka sitede yaptığım bir rp xD xD

Konu: Geri: * Profesör ALımLarı Ptsi Mayıs 26, 2008 9:53 am

KabuL ediLdi

Konu: Geri: * Profesör ALımLarı Çarş. Haz. 04, 2008 7:19 am

Ad & Soyad : Eliana Lia B'Lady
Yaş : 20
İstediği ProfesörLük : Mitoloji [varsa istediği bina]:
RP [kısa oLsun] :

Vanessa sabah saat 7.00'de uyanmıştı.Okul açılıncaya kadar harçlık kazanbilmek için bir Muggle kentinde çalışmaya başlamıştı.Annesi ve babası onun bu fikrine önce kızmış daha sonra biraz vurdumduymazlığı geçer diye izin vermişlerdi.Vanessa bunun farkındaydı ve değişikliğe hazırdı.Zaten çılgın olan yapısı bu çalışmanın ona çok zevk vereceğini söylüyordu.Gerçi biraz sakar ve savruktu ama bu işe başarabileceğine inanıyordu.Kararlı yapısı yine boy gösteriyordu.

Uykulu gözlerini ovuşturdu.Sabahın bu saatlerinde genelde kalkmazdı.Hatta hiç kalkmazdı.O yüzden tam anlamıyla uynaması bayağı zor olmuştu.Yüzünü buz gibi soğuk bir suyla yıkamış ama yinede uyanamamıştı.Hatta kahvaltısını bile kapalı gözlerle yapmış annesi ağzına birkaç bir şey zor tıkmıştı.

Dolabının önüne yine uykulu gözlerle geçmişti.Yarı açık gözlerle bir eşortman ve t-shirt seçmişti.Aceleyle onları giymişti.Terliklerini çıkarıp çoraplarını giyip aşağıya inmişti.Tam siyah hırkasını alıp dışarıya çıkarken annesi bağırmıştı:"Ahh Vanessa t-shirt'ünü ters giymişsin farkında değil misin?

Vanessa o zaman uyanmış ve kendi haline kahkahalarla gülmeye başlamıştı.İçeriye girip t-shirt'ünü düzelltiğinde annesiyle beraber hala gülüyorlardı.

-Gözlerim kapalı olduğundan farketmemişim...!

Sabahın bu saatinde böyle gülmek ona iyi gelmişti.Tamamen uyanmış bir şekilde dışarıya çıktı.Evlerine yakın olan cafeye gelmişti.Sabahın bu saatinde müşterinin olmadığını umuyordu ama tam anlamıyla yanılmıştı.Muggle'lar sabahın köründe cafeye gelmişlerdi.Ve servis bekliyorlardı.Vanessa bir koşu önlüğüne sarılıp işe koşmuştu.

-Bir portakal suyu alabilir miyim?

-Hemen geliyor efendim..!

-Banasa bir su..!

-Ahh buyrun beyfendi/hanımefendi..!

-Bir kahvaltı tabağı lütfen..!

-Birazdan geliyor efendim..!

Vanessa tam anlamıyla cafede dört dönüyordu.Siparişleri yetiştirmek,
özellikle onları dökmeden götürmek tam bir beceri işiydi.Biran içinde bir pişmanlık duydu.Sonra bu hissi jet hızıyla içinden gönderdi.Hafta sonunda alacağı galleon'lar işine çok yarayacaktı.

Başka bi sitedeki Rp'm xD

Birşey sorucam buradada Ö.Y'lük ya da Z.A.Y'lık var mı Ametis- Gryffindor gibi bir binaysa almak istemiyorum değilse almak istiyorum Bilginize

Konu: Geri: * Profesör ALımLarı Paz Haz. 08, 2008 5:13 am

Şimdi; MitoLoji dersini verdim gitti. Senindir.
Evet, Ametis Gryffindor'a biraz daha yakın o yüzden istemiyorsun galiba xD Site tam oturunca kurgular bölümünden hepsi yayınlanacak xD

MitoLoji Profesörümüzsün kısaca xD

Konu: Geri: * Profesör ALımLarı Paz Haz. 08, 2008 11:59 am

Ad & Soyad : MeLodY YelloW Black
Yaş : 20,5 (RPG^de)
İstediği ProfesörLük : Muggle Bilimleri Prf.
RP [kısa oLsun] :

Melody daha on yaşındaydı. Muggle hayatını yaşıyordu. Büyü yapmayı çok istiyordu. Annesinden ufak büyüler öğrenmişti ama biir büyücü okulu nasıl oluyordu, çok merak ediyordu.

" Anne... Sizin okulunuz da benim şuanki okulum gibi mi? Yani bir Muggle okulu mu yani !? "

" Hayır Melody. Ordaki herşey adeta büyüleyici. Adı üstünde büyü yavrucum, büyü.. Merak etme az kaldı. Sadece bir yıl... Sabredebileceğini umuyorum. Hadi hazırlan artık..Keman öğretmenin neredeyse gelicek. Adın gibi müzikle ilgilenmen beni mutlu ediyor Mell.. "

" Tamam annee!!"

Mell koşa koşa odasına doğru gitti. Dolabından en sediği sarı , önünde bir cadı resmi olan t-shirt'ünü ve blue jean'nını eline aldı. Hemen üzerine geçirip kemanını aramaya koyuldu. Nereye koyduğunu unutmuştu. Baktığı bütün yerlerde yoktu. Kapıya doğru yürüdü ve kapının aralığından başını çıkararak

" Annee!! Kemanım nerdee!? Gördün müüü?? Annneee!! "

" Off Mell.. Çok dağınıksın... Müziğe verdiğin önemden birazını da odana verebilirmisin acaba? Neyse.. Dolabındaki en üst çekmecede. Dikkat et düşmee... "

" Sağol annee!!"

Melody masasının yanında duran sandalyesini çekip aldı ve dolabına yaklaştırdı. Üzerine çıkarak kemanını aldı. Kemanını eline alır almaz aşağıdan annesinin seslendiğini duydu;

" Melody!! Mr. Andrews geldi.." diye seslendiğini duydu..

Koşar adımlarla merdivenlerden inmeye başladı. Son basamaktan indikten sonra karşısında Mr. Andrewsi buldu. SEvinçle;

" Hoşgeldiniz efendim.." dedi..

" Hoşbulduk Melody. Cadı resimli T-Shirt'üne bayıldım.. Harika görnüyorsun. İstersen hemen başlayalım çalışmaya..
" Tabiki de Mr. Andrews. Buyrun lütfen.." diyerek oturma odasına geçtiler.
...

" Evet Melody. Parçamızı biliyorsun. Seni dinliyorum." diyen Mr. Andrews, Melody'nin kemanı çalması için ona teklifte bulundu..

Melody çok heyecanlı bir şekilde kemanını boynuna sıkıştırdı. Elleri titriyordu. Ama tm çalaya başlarken kendini bulutların üzerinde uçuyormuş gibi hisseti. Kemanı ile birlikte sanki hiç ayrılmayan bütünmüş gibiydi. Artık keman çalldığını unuttmuş sadece uçuyıor ,uçuyordu..

" Bravo Melody. Harikaydın. şeyy.. bu aradaa bir de bi teklifim daha var. Jory...Jory'i tanıyosundur.. O da çok iyi piyano çalıyor. Onunla birlikte çalışmanızı istiyorum...Eğer sende kabul edersen.. "

Melody şok olmuş bir biçimde karşısındaki öğretmenine bakıyordu. Jorry.. Jory'nin piyano çaldığına inanamıyordu. O sadece zengin birini çocuğuydu. Kimseyle konuşmaz, aldırmazdı. Melody ise Jory'e sinir oluyordu.

" Şeyy Mr.Andrews. Ben.. Jory ile iyi geçinemiyrum şeyy... "

" Sadece müzik için Melody. Jory ile sadece müzik bağlantıınız olcak. Lütfen kırma beni... " diyen Mr. Andrews Melody 'nin sözünü kesmişti. Melody ise kızarmış bir şekilde Mr.Andrews'e bakıyordu..

" Peki...Gelicem ne zaman!??.."

Mr.Andrews'in gözlerinden saçılan ışık sanki bütün odayı kaplamıştı. Sevinç dolu gözlerle

"Yarın saat üç buçukda.." diyerek çalışmalarına devam ettiler..

ERTESİ GÜN SAAT 1 : 30 CİVARI

Melody' de büyük bir heyecan vardı. Çalışmaya gitmesine neredeyse tam iki saat vardı. Şimdiden hazırlanmaya karar verdi.Nasıl giyinmeliydi peki? Jory gibi kendini bilmişin bir yanında rezil olmak istemiyordu. Çok mu şık giyinmeliydi, yoksa yok mu klasik..

En son olarak üzerine dar bir T-Shirt altına ise mini bir eek giymeye karar verdi. Saçını da atkuyruğu yaparak dudaklarına az bir miktarda parlatıcı sürdü..

Evet hazırdı . Ama daha bir saati vardı zaman geçmek bilmiyordu birtürlü. Ne yapıcağını bilmeden raflardan bir tane kitap çıkardı ve okumaya başladı...
...

" Eyvah!! Çok geç kaldım kahretsin! "

Melody kitap okumaya dalmıştı. Saatten hiç bir şekilde haberi olmamıştı. Hemen babasına seslendi ve aşağı inmeye başladı.

Tam son merdivene geldi ve birşey unuttuğunu farketti. Kemanı yoktu. Tekrar koşar adımlarla odasına çıktı ve de kemanını aramaya başladı. Kısa süre içinde de buldu ve aşağıya indi.

" Melody. Çok güzel görünüyorsuun!! " diyen Mr. Yellow hemen kızının arabaya binmesine yardım etti ve Mr. Andrew'in evine doğru yol aldılar.

...

" Hoşgeldin Melody. Çok güzel görünüyorsun. Her neyse.. Jory içerde ısınmaya başladı bile.. "
Melody, Mr. Andrews'in duyamıyacağı bir şekilde

" Hiç şaşmadım.. " diyerek fısıldadı...

Jory piyano başındaydı. Birkaç tuşa basarak birşeyler çaalıyordu. Melody odaya girince Jory ona dikatlice baktı. Melody ise hiç pas vermeden nota tablosunun yanına geçti.

" Merhaba Melody. Geliceğini sanmıyordum. Sevindim. "

" İnan senin sevinmen için gelmedim Jory." diyen Melody kemanını kılıfından çıkardı. Boynuna kıstırdı ve egzzersizlerine başladı..

" Evet hadi başlıyoruz..Buyrun meydan sizin... "

Melody'nin yine elleri titremeye başlamıştı. Korkuyordu.. Rezil olmaktan korkuyordu.

Jory çok güzel bir giriş yapmıştı. Sıra Melody'de idi. Elleri titriyordu ve birşey yapamıyordu. Bir kaç melodi çaldıktan sonra pes ederek kemaını boynundan çekti ve..

" Yapamıyorum Mr. Andrews.. Yapamıyorum.. " dedi.

"Melody, saçmalama. Bu paçayı ne kadar iyi çalabildiğini ikimiz de biliyoruz.Sadece biraz daha dikkat etmelisin bence.. "

Melody kafasını sallayarak onyladı. Ve yine aynı yerde hata yaparak durdu. Bu sefer iyice ümidi kesilmişti. Nerdeyse ağlıyacaktı..

" Hayır işte.. Olmuyor.. Olmuyor.." kendine hakim olamayarak gözlerinden birkaç damla gözyaşı düşürdü. Jory'e rezil olmuştu. Buna aldırmıyordu. En yakın koltuğa kendini atıp kemanını ayaklarının ucuna koydu.

"Iıı.. İsterseniz ben çıkabilrim. Belki Melody de konsantre olabikir. HAzır olduğunuzda beni çağırın Mr.Andrews.. " diyen Jory odayı hızlı adımlarla terk etti.

Melody birden kızarmaya başladı. Mr. Andrews Melody'nin kolundan tuttu ve konsantre olmasına yardım etmeye çalıştı.

Jory onbeş dakika sonra odaya girdi. Melody ise kedini biraz daha iyi hissediyordu.

" Evet ikinizde hazırsanız başlayalım artık. Lütfen.. Başla Jory.. "

Jory başını ' Tamam' anlamında salladıkan sonra çok iyi bir girişle parçaya başladı. Sıra Melody 'e gelmişti. Melody kendinden emin bir şekilde Jory'e eşlik etmeye başladı. Bu seferki çıkan melodiler kulağa çok hoş geliyordu. Çok büyülüleyiciydi..

" Bravo çocuklar bir harikaydınız. Yarın yine aynı saatte burada toplanyoruz. Tamamdır...Siz harika bir ikilisiniz. Okul sonunda sizleri partide, sahnede görmek istiyorum... "

Jory ve Melody kapıdan dışarı çıktılar. Melody çantasından telefonunu çıkarıp tam babasını arayacakken Jory

" İstersen seni götürebilirim." diye teklifte bulundu.

"Hayır teşekkür ederim... " diyen Melody, Jimy'nin ısrarlarına dayanamayarak arabasına bindi.

" Fulham'a lütfen " dedi şöföre.

Yol boyunca pek konuşmadılar. Hatta neredeyse hiç çıtları bile çıkmadı.

" Görüşürüz Melody!"

" Görüşürüz.." diyerek eve giren Melody direk odasına çıktı. Evde kimse yoktu. Biraz notlarına baktı ve kapanmakta olan göz kapaklarına hakim olamayarak uyumaya başladı..
...
" ZIIIIIIIIIIRRRRRRRRRRRR ZIIIIIIIIRRRRRRRRRRR!!! "

" Nefret ediyorum sendeen yeteer artık yaa! " diye mızmızlanarak kalkan Melody saatin zilini susturdu ve hemen hazırlanarak okula gitti..

" Selam Jory. Nasılsın?" diyerek yanından geçen Jory'e selam verdi. Ama Jory onu duymamış gibiydi. Etrafına hiç bakmadan giden Jory'nin hareketi Melody'i şoka uğratmıştı. Sanki dün eve götürmeye teklif eden o değildi. Kendini toparladı ve derslerine girdi..

SAAT 2:40 MR.ANDREWS'İN EVİ.

Bu sefer Mr. Andrews'in evine ilk giden Melody oldu. Notlarını tam incelerken ise Jory geldi.

" Merhaba Melody.."

" Selam " demekle yetine Melody, Jory'i umursamazmış gibi davranıyordu.Ne de olsa kırılmıştı.

Hiç aldııramayarak sadce kemanını çalan Melody çalışma bittikten sonra

" Görüşürüz Mr. Andrews" diyerek hızlı adımlarla kapıdan çıkarken kolunun birini tuttuğunu hissetti. Kolunu tutan kişi Jory idi.

" Neyin var bugün neden benimle konuşmuyorsun? "

" Sen daha iyi bilirsin Jory. Bence açıklamama gerek yok. BIRAKIRMISIN KOLUMU? Gitmem lazım. "

" Neyi bilicem ki? Hem ben seni bırakırım. "

" Neyi mi biliceksin? Sabahı hatırla o zamn. Bir selam verdim, görmezden geldin. Daha ne diyebilirim sana SALSANA ARTIK KOLUMU! "

" Okulda kimseyle konuşmayı sevmediğimi bilirisn lütfen.. "

" O zaman bir zahmet benimle artık hiç bir yerde konuşma sadece burda yüzümü gör ve de sadece müziğine konsantre ol tamam mı.. Bilirisin, beni takmayanlarla konuşmayı SEVMEM! " diyerek kolunu sert bir şekilde çeken Melody hızlı adımlarla kapıdan dışarı çıktı...

..

Okulun son gününe kadar Melody, Jory ile pek fazla konuşmadı. Jory bir kaç kez konuşmayı denese de sonradan vazgeçti.

Okulun son gününde ise sahnede süper bir performans sergilediler.

" Duydum ki okuldan ayrılıcakmışsın " dedi Jory

" Evet ayrılıyorum. Şeyy.. Başka bir yere taşınıyoruz.. "

" Melody, Hadi Diagonyolu'na gidicez daha..Hadi çabuk! "

" Evet hayatım Hogwarts seni bekliyor hadi.."

Annesi ve babası artık Melody'i çağırıyordu. Melody,son kez Jor'e döndü. Jory de anlamsız bakışlar vardı.

" Diagonyolu ve de Hogwarts ne demek? "

"Sadece..Taşınıyoruz ya . Taşındığımız ülkedeki bir yer.. Bunu bilsen yeter. Hadi görüşürüz Jory ben artık başka yollar üzerindeyim.. İnce bir fısıltıyla " Muggle Bilimleri Prfofesörü olmak istiyorum! "dedi..

" Oda ne!?"

"Görüşürüz Jory. "

...

" İşte geldik Melody. Şu dokuz ve on peroları arasındaki duvarı görüyormusun? Oradan geçicez şimdi hadi.. Öncelik senin.. FIRLA!! " Mr. Yellow kızını duvardan geçirdi ve eşi Mrs. Yellow ile kızlarını Hogwarts Ekspiresine bindirirlerken eski günlerini özlemle hatırladılar...
[ Başka bi sitedeki RPG^mdir.!! ]

Konu: Geri: * Profesör ALımLarı Paz Haz. 08, 2008 12:02 pm

bu rp'ni biLiyorum ^^
vede çok güzeL ^^
Neyse .. ALındın !

Konu: Geri: * Profesör ALımLarı Ptsi Haz. 09, 2008 6:03 am

Ad & Soyad :Yui Nana Saruwatari
Yaş :20
İstediği ProfesörLük [varsa istediği bina]:İksir
RP [başka bir sitede öğrenciydimde o zaman yaptığım bir rp xd] :
Neden bu kadar soğuk?"

Gözlerini açar açmaz ilk sorusu bu olmuştu.Yorganına gömülmüş bir şekilde uyuyordu.Buz mavisi stne ayıcıklar olan uzun pijamasıyla bile şüyebiliyordu.Elinde kahverengi tüylü ayıcığına sarılmış,gözlerini hava dikmiş etrafına bakınıyordu.Hava ne neden bu kadar soğuktu ki? "Belki de dışarıda yağmur yağıyordur." diye düşünmeye başlamışken camına vuran yağmur damlalarının sesini duymaya başlamıştı."pat..pat.." sesler soğuk odanın içinde böyle duyuluyordu.Nae odasına bir göz gezdirdi.Yerde dün giydiği siyahlı pembeli mini eteği ve onun hemen yanında buruşmuş iki tane diz üstü çorap duruyordu.Dolabına doğru gözünü kaydırdı.Kapağı açık dolabının her tarafında animeler hakkında bilgi yazılıydı.Nae gözüne direk kırmızı ve siyah elbisesi ilişti.Dışarı çıkarken onu giyecekti.Aniden aklına çizdiği anime resmi gelmişti.Onu dün yarım bırakmıştı.Büyük bir hızla yatağından kalktı.Saçları birbirine girmişti.Hızlıca yatağından çıktı ve ayaklarını yere vura vura masasının yanına gitti.Pijamaları ayağının altına giriyordu.Hemen ayıcıklı sandalyesine oturdu ve kızın son kalan yüzünü çizmeye başladı.Bir yandanda şarkı söylüyordu.Yumuşak..Yumuşak bir şey..Ahh Ongaku!!Ayaklarının arasında üşümüş ve tüylerini kabartmış Ongaku dolaşıyordu.Hızlıca kucağına aldı ve ön iki patisinden ayağa kaldırdı.Sessizce "Ohayou!" dedi ve gülümsedi.Kedisi Nae'nin yüzünü yalamaya başlamıştı.Nae gülümseyerek yaağını geriye çekti ve "Bence bu işi daha sonra yapmalıyız Ongaku." diyip gülümsedi.Son olarak çizdiği kızın kahküllerini koydu ve gerildi.Ellerini havaya doğru kaldırdı ve kendini aşırı derecede kastı.Ongaku'yu yere indirerek dlabına doğru gitti.Hemen en dipteki elbisesini çıkarttı.Bütün eşyaları tam olarak asılıydı.Koşarak Yatağına gitti.Evin çatı katında olması Nae'yi rahatlatıyordu.Nae dünkü kıyafetlerini çiğneye çiğneye üstünü giyindi.Son olarak çorabını çekti ve "Tamam.Sıra şu saçlarımda." diye boy aynasının karşısına geçti.Hzılcıa tarağını aldı ve saçlarını taramaya başladı.Gözüne bordo duvarında örümcek ilişti.Tarağı elinden bırakmadan örümceğinin yanına gitti.Bunuyla az kalsın örümceği ezecekti.O kadar yaklaşmıştı.Gülümseyerek "Günaydın küçük dostum.Odamadı hiç bir şeye zarar vermeden dolaşabilirsin.Özellikle Ongaku'ya dokunma tamam mı Akai?" dedi ve tekrar aynasının önüne gitti.Saçlarına hafif bir şekilde kurdeleri bağlamıştı.Yavaşça ynadan biraz geriye çekildi ve bir tur dönüp kendine baktı.Çok güzel olmuştu.Hızlıca odasından çıktı.İkizi ve kuzeni çoktan kahvaltı yapmışlardı.Nae aşağıya inip "Selam Nao.Selam kuzen.Ben dışarı çıkıyorum!" diye bağırdı.Nae'nin kuzeni Yui yüksek bir sesle "Bak sakın geç kalma tamam mı?Ayrıca üstünü kalın giyinseydin." dedi.Nae arkasını hızlıca döndü ve burnundan solurcasına Yui'nin yanına gitti.Başını Yui'nin gözleri görecek şekilde aşağıya eğdi "Bana ne zaman emir vermeye başladın seni küçük cadı." deyip Yui'yi gıdıklamaya başladı.Naomi'de az kalsın gülmekten yere yıkılacaktı.Yui'de öyle.Nae belli bi süre sonra Yui'yi gıdıklamayo kesmiş ve evden çıkmıştı.

Yağan yağmurun altında yavaş yavaş yürümeye başladı.Eteği oldukça kısaydı ve neredeyse geçen her erkek Nae'ye bakıyordu.Nae artık bu duruma sinir olmaya başlamıştı.Zaten asası cebinde duruyordu.Heran çıkartıp büyü savura bilirdi.Yağmur gittikçe hızlanıyordu ve bu Nae'nin daha fazla ıslanmasına needen oluyordu.Tam gözlerini gök yüzüne dikmişken bacağına yapışan bir çocuk fark etti.Ağlıyordu.Nae tam başını aşağıya eyeği zaman onlara doğru gelen üç-dört tane Nae'nin yaşlarında çocuk görmüştü.Küçücük çocuğa mı saldırıyorlardı.Aptallar.Nae kaşlarını çatmıştı.Gözlerini sinirli bir şekilde çocuklara dikmişti.Bacağına yapıcan küçük çocuğuda biraz geriye çekti ve karşısındaki çocuklara doğru yürümeye başladı.Nae elini kaldırarak "Bakın burada kimler varmış.Kendilerini bir şey sanan aptallar.Kendi yaşıtlarıyla uğraşamıyorlar heralde küçük çocuğa salmışlar." dedikten sonra bir kahkaha attı.İşte şimdi bütün siniri çıkıyordu.Çocuklar aptal bir gülümsemeyle Nae'ye bakıp "Oo beyler küçük hanımı görüyor musunuz?Bize artislik taslıyor." dedikten sonra hepsinde bir kahkaha çıktı.Nae'nin iyice sinirleri bozulmuştu.Şimdi bunları dövme vakti gelmişti.Ama bunlarla uğraşacak vakti yoktu.Parmağını uynatarak "Bana bakın.Bu çocuğa bir daha karıştığını görmeyim sizi aptal bulanıklar." diyip elleriyle çocukları ittirdi ve hızlıca yürümeye başladı.Adımları gittikçe yavaşlıyordu.Sonunda durmuştu.Gözüne çarpan bir tabela gördü.Üstünde "Balyumruk Şekerci Dükkanı" yazıyordu.Nae sinirli bir şekilde büyük tahta kapıyı ittirmişti.İçerisi tıklım tıklım doluydu.En köşedeki pek fazla görünmeyen masaya geçti.Zaten oturacak başka bir yerde yoktu.Hızlıca yanına gelen hafif şişman ve kısa boylu yaşlı kaıdn gülümseyerek Nae'ye "Buyrun küçük hanım.Ne istemiştiniz?" Nae kadına bakarak "Böğürtlen ve nane şekeri alabilir miyim?" dedi.O kadını görünce bütün siniri yatışmıştı.Kadın gülümseyerek başını öne eğdi ve kasaya doğru ilerlemeye başladı.

Konu: Geri: * Profesör ALımLarı Ptsi Haz. 09, 2008 6:06 am

ups xD İksir oLmaz... Ona örnek rp bekLeniyor şu an Xd
Başka bir tercih var mı ?

Konu: Geri: * Profesör ALımLarı Ptsi Haz. 09, 2008 6:10 am

Ad & Soyad :Mai Yumi Saruwatari
Yaş :21
İstediği ProfesörLük [varsa istediği bina]:KSKS
RP [kısa oLsun] :

‘’Akimoto hadi bakalım saklan saymaya başlıyorum’’

dedi Akimoto’nun annesi.O arada tiz bir kız sesi geldi içeriden

‘’ Yoroshii!!’’

diye bağırdı küçük kız.Ardından küçük kız solanlarında buluna mor parlak koltuğun altına saklandı.O arada dışarıda yağmur yağmaya başladı.Gerçekten hava çok soğumuştu.Ardından Aki annesini yukarı çıktığını gördü.O arda hemen koltuğun altından çıktı.Cama yapıştı ve yağmuru seyretmeye başladı.Küçük çekik gözlerini koca bir şekilde açmıştı.Ama çok tatlıydı hala.Tam o sırada karanlıklar ardından bir adam gördü.Adam Sarı saçlı mavi gözlü tipik bir İngiliz bayefendisiydi.Ama neden se bir şeyler ters gidiyordu.Birden cüppesini ardından bir asa çıktı.Aki birden

‘’Aaa!!’’

diye çığlık attı.O arada Akinin annesi geldi.Annesi sinirle:

'' Evet işte geldiler Z.A.Y ''

Dedi. Seksizce fısıldayarak .Ardından aki’yi kucağına aldı ve akinin babasını çalışma odasına girdiler.Annesi telaşla akinin babasına bakarak:

‘’ geldi işte geldi asalarımızı getirdim ama Akimoto ne olacak o büyü yapmayı bilmiyorki biliyordum ona büyü yapmayı öğretmemiz gerektiğini biliyordum.Şimdi ne olacak ona bir şey olursa ne olacak Takai’’

Dedi.Sinirle ardından Akinin babası hüzünle:

‘’ ozaman asa ve labirent savaş bitince onu labirentten çıkarırız’’

Dedi.Akinin annesi kızını öpüp eline bir asa verip onu Saruwatari kütüphane labirentinin içine bıraktı.Akinin babası Akinin kulağına eyilerek:

‘’ Kızım bu kütüphane 1000000 yılıktır.Kütüphanenin sırını çözen Saruwtari servetine yani bilgiye sahip olur.Küçük kızım bu küçük yaşında bu ağır görevi sana veriyorum ne olursa olsun bu kütüphaneyi biz gelene kadar terk etmiyecegine bana söz vereceksin tamam mı?’’

Dedi.Aki başını salladı ve içeri koşa koşa girdi.Ardından da tekrar geri dönüp ikisinide öpüp tekrar içeri girdi.Annesi ve babası asalarını sımsıkı tutarak evin bahçesine indiler.O arada Aki Avada Kedavra türü sesler duyuyordu.Bir kaç saat sonra Akinin annesi ve babası yanlarında ölü bir adamla akinin yanına geldiler.Aki koşarak annesini ve babasını yanına gitti.İkisinde öptü ve biraz korkarak ilk defa bir büyü söyledi.Avada Kedavra!Ama tabiî ki elindeki asayı kullanmadığı için işe yaramadı ama aki yinede mutluydu çünkü artık ailesi yanındaydı..

NOT:Başka Yerde Yaptığım Bir Rpdir =))

Konu: Geri: * Profesör ALımLarı Ptsi Haz. 09, 2008 6:18 am

Jiména W. L'moné demiş ki:: ups xD İksir oLmaz... Ona örnek rp bekLeniyor şu an Xd
Başka bir tercih var mı ?

uçuş olsun o zaman xD
yaşımda 21 xD

Konu: Geri: * Profesör ALımLarı Ptsi Haz. 09, 2008 6:22 am

tamamdır haLLediLdi ^^

Konu: Geri: * Profesör ALımLarı Ptsi Haz. 09, 2008 6:27 am

Ad & Soyad : Paigé Searlus
Yaş : 26
İstediği ProfesörLük [varsa istediği bina]: Eski Yazıtlar Profesörlüğü ve Ametis Bina Sorumluluğu
RP [kısa oLsun] :

Paigé, sınıfa aniden girdi ve masasına oturdu. Elini tahtaya doğru uzattı ve "Paigé" yazısı tahtada belirdi.

"Merhaba, çocuklar. İsmim Paigé Searlus."

Asasını masasındaki kâğıtlara doğrulttu ve tüm kâğıtlar öğrencilerin hepsine dağıtıldı.

"O kâğıtları inceleyin ve yazanları okuyun, herkes anlatacak." dedi. Öğrenciler kâğıtları incelediler ve Paigé bir öğrenciyi kaldırdı. Öğrenci konuyu anlatmaya başladı ve Paigé ertesi gün Fransız âbecesini ezberleyip, araştırmalarını söyleyip sınıftan çıktı.

Konu: Geri: * Profesör ALımLarı Ptsi Haz. 09, 2008 7:00 am

Rp yeterli değil. Kısa derken bundan bahsetmiyorduk xD

Konu: Geri: * Profesör ALımLarı Ptsi Haz. 09, 2008 11:11 am

Handee benim Tuğçe! Yazdım örnek rpyi azizim al benidexD Kısa ve kötü oldu biraz ama acleye geldi yav idare et...!
Ad & Soyad : Kaitlynn Lara Andy
Yaş : 20
İstediği ProfesörLük [varsa istediği bina]: İksir
RP [kısa oLsun] :

Hava son birkaç güne göre daha bir soğuktu ve kapalıydı. Zaten karanlık olan iksir zindanları dahada kararmıştı. Kaitlynn Odasından çıkıp dersliğe geldi. Bu şekilde ders işleyemezdi. Asasını çıkarıp ard arda iki kez salladı ve derslik aydınlandı. Dersliğin dört köşesinde duran büyük lambalar aydınlanmıştı. Hızla masasına doğru ilerledi. 2. sınıflarla dönemin ilk dersini işleyecekti. Onlara dönemin başından fazla yüklenmemek için basit bir iksir seçmişti. Dersin başlamasına az kalmıştı ki teker teker öğrencilerde gelmeye başladı.
" Günaydın Profesör Andy"
Hepsi bir üst sınıfa atlamanın verdiği cesaret ve mutlulukla derslikte yerlerini alıyordu. Kaitlynn ona selam verenlere gülümsemekle yetiniyordu. Bir süre sonra derslik tamamıyla dolmuştu. Kaitlynn'in ayağa kalkmasıyla derslikte ki hafif uğultu kesildi. Şimdi herkes gözlerini onun üzerine dikmişti. Tüm öğrencilerin görebileceği bir yere geldikten sonra konuşmaya başladı.
"Artık 2. sınıf oldunuz! Sorumluluklarınız ikiye katlandı ve 1 yaş daha büyüdüğünüz. Okula yabancı değilsinzi ve neyin ne olduğunun bilincindesiniz. Üstelik 1 alt sınıfınızdaki öğrencilerede artık birer örneksiniz. Tabi derslerinizde artık daha zor olacak. Daha yeni konular göreceksiniz. Bu yüzden derslere biraz daha fazla ağırlık vermeniz gerekecek. Dersimize gelince; Tabi ki geçen seneye kıyasla daha zor iksirler öğreneceksiniz. Bu dönemin ilk dersi olduğu için çok zor bir iksir seçmedim. Ama yinede bu diğer derslerinde aynı olacağını göstermez. Şimdi gelelim yapacağınız iksire."

Büyük siyah tahtaya yaklaştı ve asası aracılığıyla tahtaya büyünün adını yazdı. Hemen altındada malzeme listesi belirdi. Daha sonra tekrar öğrencilere döndü.
"Deflating Draught!!! Bu bir şifa büyüsü. Kabarıklık, şişlik veya morluklara karşı panzehir olarak kullanılıyor. Malzemeler tahtada yazıyor ve siz malzemelere nereden ulaşacağınızı zaten biliyorsunuz. 20 dakikanız veee süreniz başladı...!!!"

Masasına oturdu ve sözlerini bitirmesiyle hareketlenen öğrencileri izlemeye başladı. Hepsi oldukça aceleci davranıyorlardı. Malzemeleri alıp kazanının başına geçenler, hala malzeme dolabının başında duranlar ve tabi acele edip malzemeleri yere devirenler...
Kaitlynn seyirci kalmaya devam etti. Ortalığın batmasına alışmıştı nede olsa. Sonunda herkes malzemesini toparlayıp kazanının başına geçmişti. Kimisi sıra sıra malzemeyi atıp karıştırıyor, kimiside kazanlarından çıkan dumana anlam vermeye çalışıyordu. Bir süre sonra masanın üzerinde birer ikişer iksir şişeleri birikmeye başlamıştı. Bitirenler rahatlamış bir şekilde otururken hala uğraşanlarda vardı.
"Evet süre doldu. Herkes şişesini getirsin!"Öğrenciler masanın önünde belirdiler ve ellerindeki küçük şişeleri masaya bıraktılar.
"Evet ilk dersimiz bitti. İksirlerinizde aldığını notları duyuru panosuna asıcam. Oradan görebilirsiniz. Söylemek istediğinzi birşey yoksa çıkın!"
Öğrenciler sınıfı boşaltmaya başladı. Kaitlynn asasını masasında duran iksirlere yöneltti ve hafifçe salladı. İksir şişeleri biranda havalandı ve köşede duran büyük dolaba dolmaya başladı. Dolabın kapısı kapandıktan sonra asasını birkez daha salladı ve derslik tekrar karanlığa gömüldü...

Konu: Geri: * Profesör ALımLarı Ptsi Haz. 09, 2008 11:19 am

Ben aLsam oLurmu ^^ Hande kaLmadı eLimizde ^^ xD

Konu: Geri: * Profesör ALımLarı Ptsi Haz. 09, 2008 12:06 pm

Büyücünün
Tam Adı: Jack James Potter
Yaşı:29
İstediği Profesörlük [varsa istediği bina]: SYB Profesörlüğü [Ametis]
Herhangi bir örnek RP'si: Bir
sitede yaptığım Noel RP'si.

Hogsmeade'ye cisimlendiği zaman Üç Süpürge'nin önüne gelmişti. Bilerek burayı tercih etmişti çünkü henüz balo için hazır değildi. Üç Süpürge'nin çöp tenekelerinin bulunduğu kuytu kısma girdi ve asasını kendisine doğrulttu. Bir ışık kümesi ve Jack şık bir kıyafet içindeydi. Üç Süpürge Hanı'nın önünden yavaş adımlarla ilerleyerek Broken Bones'un
kapısının önüne geldi. Kapıda asılı olan Noel Balosu'nun afişine baktı. Her yıl aynı afiş, sadece büyü ile yılları değiştiriyordu. Hafifçe gülümsedi ve içeri girdi. İçeride birkaç kişi vardı, henüz kimse gelmemiş demekti bu. Grup şarkılarına başlamamış, enstrümanlarını ayarlamak ile meşguldü. Belki Jack ilk şarkıyı kaçırmıştı. Masalardan birine geçerek barın sahibine eli ile selam verdi ve masadaki noel süslemelerine takıldı gözü. Burada bugün sürekli eğlenirdi ama bugün biraz erken geldiği için canı sıkılıyordu. Birazdan eğlence başlar, diye geçirdi içinden. Haklıydı da. Grup müziklerine başlamıştı. Kim olduklarını bilmesede müziklerini severdi.
''Hey Illius, bana bir Ateşviskisi!''
dedi, aslında doğrudan patrona söylediği halde Ateşviskisini bir garson getirdi. Gelen komik kıyafetli garsonla da alay etmeden duramadı:
''O kostümü giymek için bayağı bir para alıyorsunuzdur siz şimdi!''
dedi ve güldü. Garson asık bir suratla yanından ayrılınca Jack içkisinden bir yudum aldı ve kapıya yönelip gelecekleri beklemeye koyuldu
Ateşviskisinin bitmesi üzerine bir şişe viski istedi. Birileri gelmeye başlamıştı artık. O henüz masasından kalkmamıştı. İlerleyen saaatlerde belki eğlenmek için kalkabilirdi. Dükkan sahibinin çafçaflı kıyafetine takıldı gözü. Ondan sonra diğer kostümleri gözden geçirdi. Kendisi ise acayip giyinmişti. Beyaz bir korsan gömleği, kahverengimsi bir pantolan ve aynı renkte bir bandana takmıştı. Bandanasını bir kurukafa motifi süslüyordu; tıpkı etraftaki kurukafa maketleri gibi... Elinde tuttuğu plastik bıçakla oynuyordu. Aslında asasıyla büyülediği bir dal parçasından başka birşey değildi bıçak. Ateşviskisi geldiği zaman şişenin bir kısmını bardağına
boşalttı. Bardağından ufak bir yudum alıp kendini müziğe bırakıp daldı. Düşünüyordu. Kafası sorularla kaplıydı. Bu düzenin daha ne kadar süreceğini düşünüyordu. Karanlık Zaman birilerine göre tamamen bitmişti. Ama Jack, henüz herşeyin bittiğinden emin değildi pek. Ama bugün Noeldi ve bunları düşünmek can sıkıcıydı. Kafasından bu düşünceleri attı ve bir yudum daha Ateşviskisi aldı.jack eğlenmeye başlamıştı hafiften. Ateşviskisinin enfes aroması, güzel bir müzik Jacks'ın eğlenmesi için yeterli kriterlerdi. Rüzgarın, bir yaprağı alıp başka sahillere götürmesine izin verircesine saldı kendini, bir yudum Ateşviskisi, harika bir ritim. Şişesi bitmek üzereydi. Ama Jack bunun
farkında bile değildi. Oturmuş müzik dinlemekle uğraşıyordu. Yavaşça ayağa kalktı. Bir yandan da çalan şarkının sözlerini sessizce söylemekteydi. Yiyeceklerin ve içeceklerin olduğu kısıma yöneldi. Oraya varınca şöyle bir bakındı. Kazan pastaları, çikolatalı kurbağalar, dondurmalar... Ne alsam, diye geçirdi içinden. Gerçekten de birşey seçmek o kadar zordu ki... Bir sürü seçeneği vardı. Ve elbette içecekler. Kaymak birası -'Öğğ, iğrenç' diye söylendi Theseus- Ateşviskisi, Cincüce Şarabı, Meşede Dinlenmiş Şekerli İçki... Görevli garson ne istediğini sorarcasına bakıyordu Jack’e. Ama Jack hâlâ bir karar vermiş değildi. Kollarını göğsünde kavuşturdu ve düşünmeye başladı. Birkaç dakika daha geçtikten sonra ağzını konuşacakmış gibi açtı, ama sonradan vazgeçmiş olacak ki tekrar ağzını kapayıp bakınmaya başladı. Ne alsam, ne alsam, diye düşünüp duruyordu. Aklında birkaç tane menü geçiverdi birden. Ama onları beğenmeyip yenilerini düşünmeye koyuldu. Ne alsam, diye düşünüyordu sürekli. Garson biraz gergin görünüyordu. Jack ise onu aldırmıyor ve yiyeceklere iyice bakıyordu. Ahh buldum, diye düşündü ve elleriyle gösterirken bir yandan da:
''Ben, bir dilim Kazanpastası, bir adet Bertie Botts Binbir Türlü Şekerlemeleri alacağım. Ha, bir de bana
ordan Meşede Dinlenmiş Şekerli İçki at bakayım...''
diye sipariş verdi. Garson rahatlamıştı. Herhalde o kadar düşündükten sonra sadece bir dilim pasta alsaydı Jack’e bağırabilirdi. Siparişleri hazırlayıp tabağa koydu ve Theseus'a verdi.
Fiyatının 10 Galleon 12 Sickle tuttuğu belirtti ve jack'te ona 12 Galleon
uzattı:
''Üstü kalsın, bu kostümlerden sonra size acımaya başladım.''
diye dalga geçtikten sonra yerine geçti. Bertie Bott şekerlemesini açtı ve bir tanesini ağzına attı.

''Iyy, iğrenç. Testral Kanadı... Böğğğ''
dedi ve kutuyu bir kenara itti. Sonra Kazanpastasından bir lokma alıp etrafı izlemeye devam etti. Jack pastasını bitirmiş, yavaş yavaş Meşede Dinlenmiş Şekerli İçkisini açmaya başladı. Tıpasını hafif bit 'pop' sesi eşliğinde açmıştı. Daha önceden en azından altı kadeh viski doldurduğu bardağı aldı ve içine alabildiği kadar Şekerli İçkiden koyuverdi. Bu içkiyi hayatında bunun dışında bir kez daha tatmıştı. O da beşinci sınıftayken
Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Profesörünün odasından aşırdığı bir şişeydi zaten. Hademe Argus Filch onu görmüştü ve o sebep ile onu attırmaya çalışsa da Jack öğrenimine devam etmişti. İhtiyar bunack Filch, diye düşündü ve hafifçe kıkırdadı. İçkisinden bir yudum aldı. Harika bir lezzetti ve Ateşviskisinden sonraki tercihlerinden biriydi. Gerçi çok lüks bir içkydi ve her dakika içilmesi maddî açıdan sağlıklı olmazdı. Bir an önce bizim ihtiyardan Büro Başkanlığını almalıyım, diye düşündü. Büro Başkanları daha fazla maaş alıyorlardı, dolayısıyle daha lüks bir hayatları vardı. Jack, bir büro başkanının Dark Building ya da onun gibi bir yerde kalmadığından emindi. İçkisinden ufak bir yudum daha alıp ayaklarını ahşap zemine vurarak ritim tutmaya başladı. Grup, gürültülü ve areketli bir parça çalıyordu.
Söylediklerine göre Muggle dünyasına bu tarz müzikler çok sevilirmiş. Acayip Kızkardeşler asla muggle şarkısı çalmaz, diye düşündü Jack. Bunun nerden aklına geldiğini anlayamadı, gelmişti işte. Jack’e sık sık olduğu gibi... Ortama birazcık daha eğlence katmak gerekliydi. Müzik
harikaydı, ama Jack için eksik olan birşeyler var gibiydi. Evet, muziplik
bakımından biraz zayıftı balo ve Jack’te bu konularda uzman sayılırdı. Etrafına göz gezdirdi. Acaba müzik grubuna bıyık mı yaratsaydı? Ya da şu garsonlarla uğraşabilirdi. Belki de bütün zemini pamuk şekerle kaplamalıydı. Ne yapmalıyım, diye düşünmeye koyuldu Jack. Elini cebine attı ve ne var ne yok diye karıştırmaya başladı. Galleonlar, asası, bir tane burun kanatan nugat -Weasley Şaka Dükkanından yıllar önce satın almış olmalıydı- ve, başka birşey yoktu. Olamaz, bunlarla birşey yapamam ki, diye geçirdi içinden ve kendi hâline yine kendi üzüldü. Sonra aklına bir fikir çaktı. Bütün o süslemelere baktı. Kurukafalar, balkabakları ve daha birçok şey... Bir altın madeniydi. Elini cebine attı ve asasını çıkardı. Asasıyla oradan bir kurukafa maketini büyüledi ve maket duvardan inip yere düştü. Ardından ayaklandı ve hareket etmeye başladı. Ayaklarıyla hızlı hareketler yaparken elleri ve kafasıyla da dans
ediyordu. Jack gurur ve eğlenceyle dolu bir sesle bağırdı:''Hey Illius. Sıkıcı partine renk gelmiş.''
diye dalga geçti barın sahibi ile. Sonra tekrar konuklara dönüp ikinci kez bağırdı:
''Bakın millet! Kurukafayı dans ettiriyorlar!''
herkes gözünü o tarafa çevirmeye başlarken o asasını masanın altına gizledi ve kurukafayı dans ettirmeye devam etti. Şarkının ritmi değiştikçe hareketleri de değiştiriyordu.

Müzik, ritmini yavaşlatmasıyla beraber Jack’te ikinci bir
maketi büyüleyip onları dans ettirmeye başlamıştı. Lâkin, konukların gözünden bundan sıkıldıkları anlaşılmaktaydı. Zira Jack'in da asasını bir saattir oynatmaktan canı sıkılmıştı. Efsunladığı maketleri tekrar yerlerine astı ve dirseğini masaya dayayarak elini yanağına yapıştırıp iç çekti. Birileri bu dans müziğinde sevgilisi veya eşiyle dansa başlamıştı amaJ jack her zaman ki gibi yalnız gelmişti. Bazıları dans etmekle kalmıyor, öpüşüyorlardı. Jack ise onlarla daha çok dalga geçerdi. Şekerli
içkisinin son dublesini de bir yudumda dikti ve bitirdi. Şekerli içki,
Ateşviskisinin aksine ağzını tatlandırmıştı; Ateşviskisi daha çok boğazını
yakardı. Yeni Yıl'a girmelerine daha çok vardı. 2011... Gerçekten bayağı olmuştu.
Kenardan köşeden bir dergi buldu. Kapağına baktığında 'Dırdırcı' 'nın bu ay ki sayısı olduğunu anladı. İçini biraz karıştırmaya karar verdi ve ilk sayfayı açtı. Hareketleri resimleri ile Chudley Cannons takımı vulunuyordu.
Kaptanlarının aksine en önde ve en büyük boyda olan kişi Harry Potter'dı. Aptal kahraman, diye düşündü Jacks. Dergiyi bir köşeye attı. Şimdi canı daha da çok sıkılıyordu. Sıkıcı şarkı hâlâ devam ediyordu ve Jack bundan hiç de haz almıyordu. Sıkkın bir tavırla gruba bağırdı:

''Hey! Daha eğlenceli şarkılarınız yok mu sizin? Tanrı aşkına, noeldeyiz...''

Jack’in canı sıkılmaya başlamıştı. Kar ve rüzgâr iyice boy göstermişti artık. Birkaç saat önceki gürültülü parti, sessiz ve sıkıcı bir toplantıya dönüşmüştü adeta. Jack, ne yapacağını bilmeksizin bir Ateşviskisi daha aldı kendine. Bugün ikinci şişesiydi, ayriyetten bir de Şekerli İçki almıştı. Ama bugün: Noeldi...
Noelinin bu kadar sıkıcı geçtiğine inanamıyordu. Daha önünde birkaç günlük Noel tatili bulunmaktaydı. Noel tatilinde neler yapacağını kendisi bile kestiremiyordu. Belki Yunanistan'a gidip çok çok çok uzaktan akrabaları ziyaret ederdi, ama hayatında bundan sıkıcı birşey daha yoktu. Belki de bütün zamanını Dark Building'de içerek geçirebilirdi. Ama sonunda yeşil yeşil kusmuk görmek istemiyorsa bunu da yapmazdı. Yatıp uyusa, tatilin bir anlamı kalmayacaktı. Daha Yeniyıla girmeden tatil plânları yapıyorum, diye düşündü ve kendi kendine gülümsedi. Ben bir umutsuz vakayım, diye hatırlattı kendine. Bu, sık sık aklına gelen birşeydi. Çaktırmadan birilerinin kostümünde muzip değişiklikler
yapıyordu ama bunun da zevki çıkmıyordu artık. Ne yapıp eğleneceğini
bilmiyordu...

Ateşviskisini bir bardağa doldurup tek dikişte bitirdi. Boğazını yakan ateşli tat, Jack’in tercihi idi. Ne yapmalı, ne yapmalı, diye düşünüp duruyordu. Düşünmekten beyni yorulmuştu. Biraz daha kuytu bir köşeye geçtikten sonra ikinci bir kadeh Ateşviskisi doldurdu kendine. Noel tatilinin
ilk günü, annesi ve babasını ziyaret etmeliydi. Üç yıldır yanlarına hiç
gitmemişti, belki utanmıştı; çünkü bir Muggle Bakımevindeydiler. St.Mungo'yu neden tercih etmediklerini Jack’e dahi söylememişlerdi. Jack buna biraz alınmıştı, ama fazla kafaya takmamıştı bunları. Kaçıklar, diye düşündü. Bu ziyaret, zoraki bir ziyaret olacaktı çünkü diğer akrabalarının kulağına annesini ve babasını ziyaret etmediği çalınırsa külahları değişebilirlerdi. İşte Jack’te bunun olmasını istemezdi; çünkü anne ve babasının ölümünün ardından mirasçı kendisi olacaktı. Yaşlı, huysuz bir akrabasının zorluk çıkarmasını hiç mi hiç istemiyordu. Bunları düşünerekten Ateşviskisinin yudumlamaya başladı. Bir yandan da etrafa bakınıyordu.

Ateşviskisinin son yudumunu almıştı artık. Bu kadar içmenin yettiğini düşündü kendi kendine. Geçtiği kuytu köşeden hâlâ içeride olan birkaç kişiye bakınıyordu. Müzik grubunun şarkıları artık ilgi çekmiyordu
sanki. Herkes teker teker çıkıyordu dışarı. Neredeyse boşalmıştı Balo salonu. Etraf pomfeti, kurukafa ve balkabağı oyuncakları ile doluydu. Bazıları yere atılıp ezilmişti. Her zamanki Bones partisi işte... Hep aynı şeyler olurdu burada. Sahibi Ove Knoph Illius hep aynı düzenlemeleri yapardı parti için. Jack’in artık canı sıkılmaya başladı. Kimseler yoktu. O da kalmanın bir anlamı olmayacağında karar kıldı. Yavaşça ayağa kalktı ve hafifçe gerindi. Sandığından daha fazla oturmuştu ve eklemleri ağrımaktaydı. Kafasını bir sağa bir sola oynattı ve salonun ortasına doğru ilerledi. Yanlışlıkla -belki de bilerek- birkaç kurukafayı ezdi. Ateşviskisi şişesini bir kenara fırlattı ve komik kıyafetli garsonlara selam verdi. Artık ona o kadar da komik gelmiyorlardı. Bütün gece görmüştü onları. Garsonlar ise hâlâ kendileriyle alay ettiğini sanıyordu Jack’in. Ama Jack’in bunları aldırdığı falan yoktu. Aynı ağırlıkta kapıya doğru ilerledi. Kapı hafif bir gıcırtı eşliğinde açıldı. Suratına birden çarpan soğuk hava ile doldu ciğerleri. İçerisi sandığından daha fazla sıcakmış meğer... Biraz daha nefes aldıktan sonra bir 'pof' sesi eşliğinde cisimlendi.

Konu: Geri: * Profesör ALımLarı Ptsi Haz. 09, 2008 12:12 pm

Gayet iyi ^^ Aldım seni xD Hayırlı, uğurlu vs. vs. olsun xD

Konu: Geri: * Profesör ALımLarı Ptsi Haz. 09, 2008 1:10 pm

Ad & Soyad :Raymond Rain
Yaş :22
İstediği ProfesörLük :Tılsım
RP :(zaman yetmezliği nedeniyle kısıtlı rp)
Raymond o gün çok erken uyandı.Gerçekten çok heyecanlıydı.Quidditch seçmeleri o gün yapılacaktı ve o;binasının takımına vurucu olarak girmek istiyordu.Haftalar öncesinden başvurmuş,başvurusunun kabul edildiğini öğrendiğinde mutluluktan havalara uçmuştu.Ve uzun zamandır beklediği an nihayet gelmişti işte.
Sıcacık yatakhanesinden çıktı ve okulun soğuk koridorlarına giden yola girdi.Taş merdivenlerden malzemelğe indi ve Quidditch malzemelrini aldı.Koşarak binanın kapısına geldi.Dışarıda hava gerçekten soğuktu."Zor olacak!"diye düşündü.Ve Tanrıdan kendi için şans diledi.Kapıdan çıktı ve sahaya yöneldi.
Sıranın başlarında olması onu şaşırttı.Daha çok insanın erken kalkacağını düşünmüştü.Ama böyle olduğuna sevinmiyor da değildi.Çünkü soğuk hava yüzünden daha şimdiden gözleri sulanmaya başlamıştı.
Önündeki çocuk havalanırken heyecanı had safhadaydı.Birkaç kez "Acaba?"dedi kendi kendine.Ama artık acabaların zamanı değildi.İşini yapma zamanıydı.
Kaptanın düdüğüyle havalandı.Uçuyordu işte,uçuyordu!Kendini en mutlu hissettiği yerdeydi şimdi.Birkaç ısınma turu attıktan sonra ona söylenen hareketleri yapmaya başladı.Önce ellerini bırakarak uçtu,sonrada Bludger lar karşısında hünerlerini sergiledi.Ve en sonunda yumuşak bir şekilde yere indi.Kaptanla el sıkıştı,sonra da kahvaltısını yapmak üzere;çiseleyen yağmur altında okula doğru koşmaya başladı...

Konu: Geri: * Profesör ALımLarı Ptsi Haz. 09, 2008 1:13 pm

ALdım senide Raymond ^^

Konu: Geri: * Profesör ALımLarı Salı Haz. 10, 2008 2:42 am

Ad & Soyad : Morwen S. Culnàmo
Yaş :21
İstediği ProfesörLük : Sihir tarihi
RP :

Morwen,ilk dersin bütün heycanını atmış,şimdiki dersin başlaması için sabırsızlanıyordu.Hogwarts'lı öğrencileri bu derse oldukça önem veriyor ve eksiksiz bir şekilde yerlerini alıyorlardı.Morwy sınıfa girdiğinde sınıf bomboştu.Kimse gelmemişti. ilk önce endişelendi-yoksa dersi sevmemiş ve girmek istememişler miydi-.Yerini almış ders için gerekli yazıları hazırlıyordu ve parşomenlerini düzeltiyordu.Yüzü kızarmış ve sanki şöminenin önünde gibi ateş yüzüne vuruyordu.O anda kızıl saçları uçuşmaya başladı.Sonunda sınıftan bir öğrenci gelmiş ve onu selamlıyordu. derin bir nefes aldı.Yüzünde küçük bir gülümseme belirdi.Yeşil gözleri artık sevinçten gülümsüyordu.Kızıl saçları yüzüne dökülmüştü.

"Günaydın tatlım..."

dedi ve yerine geçen öğrenciyi izledi.Sınıf yavaş yavaş dolmaya başlamıştı.O sırada eline asasını aldı ve tahtaya doğru tuttu.Bir anda tahta da sihir bakanlığının küçük bir krokisi belirdi.Öğrencilerine döndü ve hepsinin yüzlerine baktı.Birbirlerini ittiriyor ve tahtadaki krokiyi çözmeye çalışıyorlardı.İçlerinden baz zekiler ' Sihir Bakanlığı' diye arkadaşlarını bilgilendirmeye çalışıyordu. öğrencilerine doğru döndü...

"Herkese günaydın.Kendimi tanıtmama gerek duymuyorum.Çünkü bildiğiniz gibi ikinci dersimizdeyiz.Bazı arkadaşlarınız bu konuda bilgi sahibi olabilir..Evet tahtada gördüğünüz gibi bu Sihir Bakanlığı'nın bir krokisi.Belki çoğunuzun ailelerinde burada görevliler vardır ki sanıyorum var."

dedi ve sınıfa bir göz gezdirdi.Sorusu olan yoktu.

"Şimdi dikkatle dinlemenizi istiyorum..

Sihir Bakanlığı Britanya'daki büyücü dünyasının yönetiminden sorumludur.Sihir Bakanlığı, en büyükleri Büyü Yasaları Uygulama Dairesi olan 20 adet bölüme ayrılmıştır.Bunlar şunlardır:

*Büyülü Taşımacılık Dairesi

*Büyü Yasaları Uygulama Dairesi

*Büyü Kazalarını Düzeltme Servisi

*Cincüce Bağlantı Dairesi

*Deneysel Büyüler Dairesi

*Esrar Dairesi / Adı-Ağza-Alınmayanlar

*Büyülü Yaratıklar Dairesi

*Muggle Eşyalarının Kötüye Kullanımı

*Sihirli Oyunlar ve Sporlar Dairesi

*Sihrin Uygunsuz Kullanımı Dairesi

*Sihir Bakanlığı Gizem Dairesi

*Sihirli Yaratıkların Düzenlenmesi ve Denetimi Dairesi

*Sihirli Yasal Yaptırım Dairesi

*Sihirli Afetler Dairesi

*Sihirli Kanun Yürütme Timi

*Tehlikeli Yaratıkların Yönetimi

*Uluslararası Sihirsel İşbirliği Bölümü

*Unutturma Bölümü

*Yasaklanmış Büyülenebilen Nesneler Sicil Dairesi

*Seherbaz Bürosu

Size daha sonra birer parşomen dağıtıcam.Bunda Sihir Bakanlığı'nın krokisi bulunuyor."

dedi ve tahtada bazı yerleri işaret etti.

"Bakanlığın yerleşimi, Londra'da yerin metrelerce altındadır. 10 kattan oluşur ve katlar şu şekilde düzenlenmiştir:
Kat 10: Mahkeme blokları
Kat 9: Gizem Dairesi
Kat 8: Avlu
Kat 7: Sihirli Oyunlar ve Sporlar Dairesi
Kat 6: Büyülü Taşımacılık Dairesi
Kat 5: Uluslararası Sihirsel İşbirliği Bölümü
Kat 4: Sihirli Yaratıkların Düzenlenmesi ve Denetimi Dairesi
Kat 3: Sihirli Afetler Dairesi
Kat 2: Büyü Yasaları Uygulama Dairesi
Kat 1: Sihir Bakanı ve ona bağlı Destek Kadro"

diyerek derin bir nefes aldı.Öğrenciler hızlı hızlı not alıyor,bazı öğrencilerin parşomenleri havada uçuşuyordu.

"Bunları bilmenizi istiyorum.Diğer dersimizde bunları işleyeceğiz.Not almak isteyen alabilir.Dersimizin asıl konusu Sihir Bakanlığının Tarihi...

Britanya'daki büyücü dünyasının yönetiminden sorumludur. Temel görevi, Muggleları büyücü dünyasından uzak tutmaktır. Bu karmaşık ve çok fazla bürokrasi gerektiren bir görevdir.

Sihir Bakanı tarafından yönetilen Sihir Bakanlığı, 1600'lü yıllarda ortaya çıkmıştır. ve Uluslararası Büyücüler Konfederasyonunun ilan ettiği Uluslararası Büyücülük Sırrının korunmasından sorumludur.

-Büyücüler Konseyi-
Barberus Bragge, 1269 yılında bu konseye başkanlık etmiştir. Ondan sonra gelen Burdock Muldoon, bu konseye 1300'lü yıllarda başkanlık etmiştir. Peşinden, en aydınlanmacı olarak bilinen Elfrida Clagg gelmiştir. Büyücüler Konseyi, sihir dünyasını kimin yönetmesi gerektiği konusunda sonuca ulaşmak için oldukça fazla zaman harcamıştır.

Şimdi gelelim Uluslararası Büyücü Konseyi'ne...

Uluslararası Büyücüler Konfederasyonu, çeşitli milletlerden konseyler ve bakanlıkların, 1600'lerin sonlarına doğru toplantılarından meydana gelmiştir. Bu konfederasyonun aldığı en önemli karar muggle dünyasından tamamen ayrılmaktı. Ancak beraberinde birçok sorun getirdi. Örneğin tam olgun bir ejderhayı nasıl saklayabilirlerdi ki? Bu gibi sorulara rağmen, konfederasyon Uluslararası Büyücülük Sırrı'nı ilan etti. Bu konfederasyon halen var olmakla beraber ilk toplantısını Fransa'da yapmıştı. İlk yüce lideri Pierre Bonaccord'du. Ancak buna Lihtenştayn komitesi karşı çıktı. Bonnaccord, dağ ifritleriyle sorunları olan Lihtenştayn komitesinin karşı çıktığı yasa olan, dağ ifritlerine bazı haklar verilmesi ve onların avlanmasının durdurulmasını istiyordu."

dedi ve öğrencilere baktı.Bazı öğrenciler şaşkın şaşkın tahtaya bakıyordu. galiba biraz ağır bir ders anlatmıştı.Ders zili çaldı.Bu ders oldukça çabuk bitmişti ya da ders oldukça uzun olduğu için vaktin nasıl geçtiği belli olmamıştı.Bir an bütün öğrenciler derin bir soluk aldı.

" Arkadaşlar dersimiz bitti..Diğer dersimize işlediğimiz konunun özetini istiyorum..Sihirli Günler..."

dedi ve sınıftan dışarı çıktı.Kendi kendine gülümsüyordu.Ders oldukça ağır geçmişti..Sihir Bakanlığı oldukça uzun bir konuydu ve karmaşıktı..Ama bu dersi anlatmaktan büyük zevk duyuyordu.

Eski bir rpdir xD

Konu: Geri: * Profesör ALımLarı Salı Haz. 10, 2008 2:52 am

senide aLdım gitti ^^

Konu: Geri: * Profesör ALımLarı Çarş. Haz. 11, 2008 5:34 am

Ad & Soyad : ApriL AnjeLik de Lavién
Yaş :22
İstediği ProfesörLük : Simya ProfesörLüğü
RP [kısa oLsun] : PM^yLe attım ..

Konu: Geri: * Profesör ALımLarı Çarş. Haz. 11, 2008 5:36 am

Tamamdır ^^ aLındın ^^

Konu: Geri: * Profesör ALımLarı Çarş. Haz. 11, 2008 8:47 am

Ad & Soyad : Evangeline N. Lilly
Yaş : 21 (rp)
İstediği ProfesörLük : Aritmansi
RP [kısa oLsun] :

Evangeline oldukça mutlu bir güne başlamıştı çünkü yepyeni bir dönemin ilk dersine girecekti üstelik yeni öğrencileriyle tanışacaktı.Bunun için erkenden uyanıp tılsım-muska dersliğine doğru yol aldı..

Dersliğe geldiğinde her zaman olduğu gibi içeride hiç öğrenci yoktu.Evangeline öğrencilerin yokluğunu fırsat bilerek öğrenciler gelene kadar etrafa çeki düzen verdi.Ardından tahtaya kendini kısaca anlatacak biçimde parlak bir yazıyla

Prof. Evangeline Lilly
Tılsım-Muska profesörü..

yazdı.Yavaş yavaş öğrenciler gelmeye başlamıştı.. Evangeline her gelen öğrenciye gülümsüyordu.Öğrenciler kendilerine bir yer bulduktan sonra tahtada yazanları okuyordu. Evangeline sınıftaki uğultu kesildikten sonra

"Merhaba arkadaşlar ben tahtayada yazdığım gibi Prof. Evangeline Lilly Tılsım-Muska profesörünüzüm bu seneki derslerimizi beraber işliyeceğiz." dedi gülümseyerek ve devam etti. "Öncelikle ilk dersimiz olduğu için sizden kendinizi tanıtmanızı istiyorum" dedi ve tüm öğrenciler sırayla kalkarak kendilerini tanıttı. Öğrencilerin kendilerini tanıtmaları bittikten sonra Evangeline

"Evet hepiniz kendinizi tanıttığınıza göre dersimize başlayabiliriz" dedi.Ardından "Bugünkü dersimizde geçen dönemde olduğu gibi Yükseltme Büyüsünü öğreneceğiz bu büyü nesneleri uçurabilmek için kullanılan bir büyüdür. Herhangi bir nesneyi havaya yükseltir, bir süre orada tutar ve yere indirir.Bu büyüyü uygulayabilmeniz için asayı tüy kaleminize doğrultup 'Wingardium Leviosa' demeniz gerekir" dedi.

Şimdi tüm öğrenciler bu büyüyü deneyebilmek için hevesle asalarını tüy kalemlerine doğrultup "Wingardium Leviosa" diyordu.Bazı öğrenciler ilk denemede başarılı oluyordu bazılarıysa ikinci hatta üçüncü denemelerinde yapabiliyorlardı.Evangeline öğrencilerini bu şekilde görünce çok mutlu olmuştu.Bu büyüyü yapabilen her öğrencisinin yanına gidip "Aferin çok iyiydi" gibi iltifatlarda bulunuyordu gülümseyerek bu öğrencilerini çok mutlu ediyordu.

Evangeline herkes bu büyüyü denedikten sonra
"Evet arkadaşlar bu büyü hakkında söylemek istedikleriniz var mı?" diye sordu.Oradan hemen bir öğrenci söz istedi ve kalkıp
"Wingardium Leviosa Büyüsü, eşyaları havalandırmak veya havada kontrol etmek için kullanılır. Açılımı, "Wing" yani kanat + "ardius" yani yüksek + "Levo" yani kaldırma veya yükselmedir. Yarısı Ingilizce yarısı Latince bir kelimedir." dedi Evangeline gülümsedi ve "Aferin canım çok güzel" dedi ve öğrenci yerine oturdu (bunu biriniz rp'de canlandırın lütfen).

"Bugünkü dersimiz bu kadar arkadaşlar hepinize derste göstermiş olduğunuz performans için teşekkür ederim benim için çok eğlenceli bir dersti umarım sizin içinde öyle olmuştur" dedi gülümseyerek ve eşyalarını toplayıp derslikten çıktı.

**Başka bir sitedeki Rp'm isterseniz değiştirebilirim..